Hutbe, İlim ve İrfanımız Nerede? 18.01.19

Hutbe, 18.01.19

İlim ve İrfanımız Nerede?

﴿قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الَّذِينَ يَعْلَمُونَ وَالَّذِينَ لَا يَعْلَمُونَ﴾

وَرُوِيَ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ ﷺ قَال:

«مَنْ خَرَجَ فِي طَلَبِ الْعِلْمِ كَانَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ حَتَّى يَرْجِعَ»

~~35.28~
Muhterem Kardeşlerim!

Dinimiz İslam, ilim ve irfan temeli üzerine bina edilmiştir. Ümmi bir peygambere ilk emrin “oku” olması, insanlığın niçin ve kim tarafından yaratıldığı; yaratılış evreleri ve ilim / irfan vasıtası olan kaleme vurgunun yapılması hep bunun göstergesidir. Yüce Rabbimiz buyuruyor ki:“Kitapsız (okuma-yazma bilmeyen) kimseler arasından, kendilerine ayetlerini okuyan, onları arıtan, onlara Kitabı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderen O’dur. Onlar, daha önce, şüphesiz apaçık bir sapkınlık içinde idiler.”[1]Ayrıca ilk nazil olan ayetlerde buyuruyor ki:Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı pıhtılaşmış kandan (alaktan) yarattı. Oku! Kalemle öğreten, insana bilmediğini bildiren Rabbin, en büyük kerem sahibidir.”[2]Bu ayetler bu gerçekleri apaçık bir şekilde ifade eder. Yine imanın ilimle buluştuğu insanların derecelerinin yükseltileceğini haber veren şu ayetler de bize ilmin ve âlimin değerini işaret etmiyor mu? “Allah, içinizden iman edenlerin ve kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltir.”[3]“De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”[4]Rahmet Peygamberi Hz. Muhammed Mustafa ﷺ de bilgiye öğrenci olmanın sorumluluğunu şu veciz sözleriyle dile getirmiştir: “İlmi talep etmek her Müslüman’ın üzerine farzdır.”[5]ve “İlim tahsil etmek için yolculuğa çıkan kimse, evine dönünceye kadar Allah yolundadır.”[6]

Aziz Müslümanlar!

Bunca ayet  ve hadîs-i şerife rağmen, nerede ümmetin âlimleri, fakihleri, bilim adamları, sosyologları,  tarihçileri, ümmetin ıslahı için gecesini gündüzüne katarak Allah rızası için koşan irfan ehli yol göstericiler?

Pozitif ilimler dediğimiz ilimlerde, asırlar öncesinden Kur’an ve sünnete iyice kulak veren Müslüman ilim adamları büyük çığırlar açmışlardır. Ancak bize teselli olarak bu yeter mi? Elbette yetmez. Müslümanlar olarak yeniden ilme yelken açıp, cehalete karşı çıkmadıkça bu tersine dönmüş talihten asla kurtulamayız. İlim mirasına sahip çıkmamız gerekmektedir. Bunun için de evvela boş ve değersiz dünya eğlencelerini bir tarafa bırakarak, yüce değerler peşine, yani ilim ve bilimin peşine düşmemiz lazımdır.

Değerli Kardeşlerim!

Bu gidişatın tedavisi için ise bir yerlerden başlamak gerekir. İşte teşkilatımız, eğitim ve irşad alanına el atmış ve son on seneden bu tarafa yılda iki ay olarak planladığı infak kampanyasını birçok kurumumuzu ayağa kaldırmıştır. İnfakta bulunan siz kardeşlerimizin katkılarıyla, geleceğin din adamlarını, Müslüman doktorlarını, hâkimlerini, kanaat önderlerini, mühendislerini ve basın-yayın adamalarını yetiştirmiş olacaklardır. Bizler Avrupa’daki Müslümanlar olarak dinî altyapı diyebileceğimiz çok sayıda mescit, Kur’an kursu ve cami müştemilatı inşa ettik. Şimdi sıra daha büyük eğitim merkezleri ve resmî okulların açılmasına geldi. Allah’a hamd-u senalar olsun, bunların numuneleri de görülmeye başlamıştır. Nitekim, açılmış olan resmî imam-hatip okulları, eğitim merkezleri, hafızlık okulları, Amsterdam İslam Üniversitesi, Mainz İlahiyat Meslek okulu gibi müesseseler bunların sadece birkaç tanesidir. Cemaat olarak başta Allah’ın müsaade ve yardımı ile bugüne kadar çok büyük işler başardık. İnanıyoruz ki, eğitim atağında da yine Allah’ın izni ve yardımı ve siz fedakâr kardeşlerimizin desteğiyle, bu seneki projelerimizi de hep birlikte hayata geçireceğiz. Gelecek nesillerimize  yeni eğitim kurumları, hafızlık okulları kazandırmış olmanın mutluluğunu yaşayacağız.

İnfak projelerimize destek olmak isteyen  kardeşlerimiz,  namaz çıkışında zarflarımızdan alıp gerek kendileri  gerekse vesile olmayı düşündüğü kardeşlerini teşvik etmek için alıp kampanyamıza  destek  olabilirler.

Allah şimdiden infakınızı kabul buyursun, çıkmış olduğumuz eğitim cihadında bizleri yalnız bırakmasın ve muvaffak kılsın.

[1] CumaSuresi, 62:2

[2] AlakSuresi, 96:1-5

[3] MücâdileSuresi, 58:11

[4] ZümerSuresi, 39:9

[5] İbn Mâce, 1/260, H. No: 220

[6] Tirmizî,İlim, 2, 9/244, H. No: 2571

a